top of page
SÖZBAŞI
Urfa, tarih boyunca önemli olaylara ve savaşlara sahne olmuş Güneydoğu Anadolu bölgesinin önemli bir sınır kentidir. Şehrin tarihi çok eskilere dayanır. Ünlü tarihçi Ebul Faraç'a göre Nuh tufanından sonra kurulan üç şehirden biridir. Gerek Arap, Kürt ve Türk kültürlerinin kaynaştığı coğrafyada oluşu, gerekse tarihi İpek yolu üzerinde konumlanması, onu önemli bir kültür ve tarih şehri olarak karşımıza çıkarmaktadır.
Hz.İbrahim'in ve Hz.Eyyub'un bir süre bu topraklarda yaşamış olması, kentin 'Peygamberler Şehri' ünvanıyla anılmasına sebep olmuştur.İslam inancının, şehir ahalisinin gündelik hayatında yeri oldukça büyüktür. 1950'li ve daha önceki yıllarda islami hayat, adeta şehir halkının yaşayış biçimiydi.
Osmanlı divan şiirinin, 17.yüzyıldaki zirve şairi, hikemi şiirin büyük ustası şair Yusuf Nabi'nin etkisi ile şehirde önemli bir divan edebiyatı geleneği oluşmuş, birçok divan şairinin yetişmesine sebep olmuştur.
Uzun yıllardan beri, efsane nehir Fırat'a kavuşmayı bekleyen Harran Ovası, 1995 yılında Fırat üzerine kurulan barajın ve yer altı su tünellerinin tamamlanmasıyla bu hasretten kurtulmuş ve Fırat Harran'a kavuşmuştur.
Son yirmi yıldan bu yana şehir kimliği üzerine epey kitap yazıldı, yayınlandı. 1980'li yılların başında yayınlanan Yurt Ansiklopedisi çalışması, şehirlerimizi bütün yönleri ile tanıtıyor, bir takım teknik bilgilerle beraber o güne kadar şehirlerle yapılan istatistik bilgilere yer veriyordu. Daha sonraki yıllarda, özellikle kültürel ve tarihi kimliği ile öne çıkan şehirlerimizle ilgili bağımsız çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların yapılmasına o şehirn belediyeleri maddi katkı sağlayarak, konusunda uzman kişilere şehir kitapları hazırlatıyor, o ilin valiliği de şehre ait bu tür çalışmalara destek veriyordu. Bu tür çalışmalar neticesinde kitaplık çapında tanıtılmayan hiçbir ilimiz kalmadı.
Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu, şehir monografisi türünden bir çalışma veya şehir biyografisi diyebileceğimiz çalışmaların yanında, şehrin tarihi dokusunu ve kültürel kimliğini edebi bir üslupla ele alan çalışmaların yapılmasıdır. Şüphesiz bu tür çalışmalara örnek olabilecek önemli bir kitap, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Beş Şehir" adlı çalışmasıdır. Bu kitapta yazar, Anadolu'nun tarihi ve kültürel kimliği ile öne çıkan beş şehrini, başta İstanbul olmak üzere Bursa, Ankara, Konya ve Erzurum'u ele alıyor, kendine has üslup ve Türkçesi ile yaptığı tasvirler sayesinde bizi, şehrin bilinmeyen gizemli mahreminde gezirerek adeta büyülüyordu.
Bu çalışmadan yıllar sonra, doksanlı yılların ortalarına doğru altıncı şehir olan Sivas, "Altın Şehir" olarak o şehrin bir evladı olan değerli yazar Ahmet Turan Alkan'ın kaleminden edebiyat dünyamıza kazandırıldı. Yedinci şehir, şair ve yazar dostum Metin Önal Mengüçoğlu'nun kaleminden "Harput Şehrengizi" olarak ortaya çıktı.
Bu girişten sonra esas konuya geliyorum. benim doğup büyüdüğüm, ilk gençlik yıllarımın geçtiği, ilk,orta ve lise tahsilimi yaptığım onbir bin yıllık bir geçmişi olan, gerçek bir tarih, kültür ve medeniyet şehri Urfa'nın, kültürel ve tarihi kimliğini öne çıkaran ve bir şehir güzellemesi olan"şehrengiz"i henüz yazılmadı. Gerçi benim 1986 yılında yayınlanan peygamberler şehri Şanlıurfa (İkinci baskı,1997) ve rahmetli hemşerimiz ressam Mustafa Ayataç'ın 1988 yılında yayınladığı Peygamberler Şehri Urfa çalışmalarını bir yana bırakırsak, yukarıda sözünü ettiğim anlamda bir Urfa kitabı yazılmadı. Bu çalışmayı ben yapmak istedim ve Bismillah deyip başladım.
Bu kitapta kaleme aldığımUrfa,1955-1965 yıllarındaki yapısıyla hatırama akseden o "Rüya Şehir" dediğim Urfa'dır.
ben bu şehirde doğdum, büyüdüm ve yaşadım. Şimdi o şehir hayatı ve şehrin o eski ruhu yok artık. Bana göre geri gelmesi de mümkün değil. Ancak hatıralarda ve hafızalarda yaşayan o şehri, bu günlere aktarmayı kendim için görev sayıyorum.

Mehmet Atilla Maraş
Ankara, Eylül 2009

*Rüya Şehir Urfa adlı kitabın önsözünden alıntılanmıştır.

bottom of page